Doğtaş’A sorularım var: bu bir mobilya firması mı, yoksa çözüm simülasyonu mu?
Aralık ayından beri tam birkaç tane sandalyeyi çözüme kavuşturamayan bir marka Doğtaş. Önce döşemesi hatalı ürün geldi. Tamam dedik, olur böyle şeyler, telafi edilir. Ama ne mümkün! Aynı hatalı ürün ikinci kez gönderildi. Bu noktada artık tesadüf değil, bu bir kurumsal refleks.
Peki sonra ne oldu dersiniz? Hemen çağrı merkezine ulaştık. Yani ulaşmaya çalıştık demeyelim, ulaştık ama sonuç? Karşımızda tam anlamıyla bir canlı IVR sistemi! Hani robot sistemlerin “İşleminizi anlayamadım” yanıtı vardır ya, bunun yerine bu defa "ben de aynı şeyi tekrar tekrar söyleyeyim ama çözüm yok" diyen bir insan oturtmuşlar. İstihdam güzel, eğitim sıfır.
Teknik ekip mi? Onlar da “Biz sadece montaj yaparız, geri kalan bizi aşar.” modunda. Bayi mi çözüm üretir dersiniz? O da “Genel merkezden haber bekliyoruz.” deyip topu taca atar. Genel merkez? O zaten sessizlik yemini etmiş olabilir.
Anlayacağınız, Doğtaş’ta işler kağıt üzerinde var ama gerçekte işlemeyen bir kurumsal yapı var. Şirket var ama çözüm mekanizması yok. Sandalye gibi basit bir ürünü bile dört ayda çözemeyen, hatasını iki kez tekrar eden, müşteriyle sadece “geçiştirme” iletişimi kuran bir sistemden bahsediyoruz.
Doğtaş’a soruyorum:
• Bir sandalye kaç ayda doğru teslim edilir?
• Aynı hatayı ikinci kez yapmak başarı mı, yoksa istikrar mı?
• Müşteri hizmetlerinin görevi sadece insan sesiyle oyalamak mı?
• Kurumsallık logoyla mı olur, yoksa sorumlulukla mı?
Doğtaş’tan alışveriş yaparken beklentilerinizi sıfıra indirin, hatta eksilere. Çünkü “satış sonrası hizmet” dedikleri şey burada bir efsane, ama gerçeklerle ilgisi yok.
Kurumsallık şekille değil, sorumlulukla olur. Doğtaş ise bu konuda sınıfta değil, sistemin dışına çıkmış durumda.
Yorumlar