Ya arkadaş, ben bir televizyon aldım Vatan Bilgisayar'dan. Ne bir dert, ne bir çileymiş! Koca LG markasına, Vatan gibi büyük bir firmaya güvendim. Televizyon geldi, dedim ki şimdi rahatlarım, kurulumu da halledince Mis gibi keyfime bakarım.
Vatan'ı aradım, servisin numarasını verdiler. Aradım servisi, dedim ki "Bakın kardeşim, ben kamu personeliyim. İşim gücüm var, öyle günün belli bir saatini bekleyemem. Bana net bir saat verin ki ben de ona göre izin alayım, programımı yapayım." Adamlar bana ne diyor biliyor musun? "Bugün yetişmez, yarın işlerin durumuna göre bakarız." Kardeşim, ben senin işlerinin durumuna göre kendi hayatımı askıya alamam ki! Sen bana saat ver, ben senin için değil, kendim için program yapayım.
Bu işin böyle gitmeyeceğini anladım, LG'nin müşteri hizmetlerini aradım. Onlar da "Durumu hemen çözüp size döneceğiz" dediler. Ne dönen var, ne soran. Bir umut bekledim, ama tık yok. Yine mağdur oldum. Tekrar Vatan'ı aradım, onlar da servise "Öğlene kadar gidin" demişler. İyi de sen böyle söylersen adam yine kafasına göre takılır. Saat vermiyor, kesin bir şey söylemiyor.
En sonunda, mecburen yarım gün izin aldım. Ne işimi halledebiliyorum, ne de bir yere gidebiliyorum. Sürekli kapıda bekliyorum, "acaba geldiler mi, ne zaman gelecekler" diye. O kadar sinirleniyorum ki, içimden bas bas bağırmak geliyor. Bu kadar büyük firmalar, bu kadar basit bir konuda insanı nasıl mağdur edebilir, nasıl bu kadar umursamaz olabilir? Benim zamanım, benim planlarım, benim işim bu kadar mı değersiz? Kendimi tamamen çaresiz, önemsiz ve kandırılmış hissediyorum. Ne Vatan'ın sözüne güven kaldı, ne LG'nin servisine.
Yorumlar